15 Mayıs 2010 Cumartesi

Nutrisyon Nedir

Nütrisyon Nedir

Nütrisyon, insanlar için yaşamsal bir öneme sahiptir. Her gün fonksiyonel kapasitemizi korumak için yemek yeriz. Bir gün aç kaldığımızda, günün sonuna doğru enerji eksikliği hissederiz. Açlı­ğın yanısıra iş görme kapasitemiz aza­lır. Kas kitlemizi korumak için metabo­lizma hızımızı düşürerek ve farklı meta-bolik yolları aktive ederek açlık duru­muna uyum sağlarız. Aç bırakılmak zo­runda olan hastaların altta yatan hasta­lıkları nedeniyle metabolizma hızları yavaşlamaz. Bu hastalar proteinleri ko­rumak için adapte olmazlar ve kalori kaynaklarını kullanmazlar.

Nütrisyon desteğinin gecikmesi mal-nütrisyona ve onunla ilişkili komplikas-yonlara yol açabilir. Dokuların asıl ge­reksinimi olan makro veya mikro besin öğelerinden yoksun kalması sonucunda yapısal eksiklikler ve organlarda fonksi­yon bozukluklarının ortaya çıkmasına malnütrisyon denir.
Yara enfeksiyonlarında artış, immü-nitede bozulma, hastanede kalma süre­sinin uzaması, multipl organ disfonksi-yonu ve mortalitede artış, malnütrisyon sonucu ortaya çıkabilecek komplikas-yonlar arasındadır. Hastanede yatan hastalardaki malnütrisyon sıklığı %30-50 arasındadır

Kilo ve boy ölçümünde ihmal, per­sonelin değişmesi, sorumluluğun dağıl­ması, tetkikler nedeniyle hastanın uzun süre aç kalması, hastaların gıda alımını gözlemlemekte ihmal, malnütrisyonlu hastanın ameliyat edilmesi, artan gerek­sinimlerin anlaşılamaması (sepsis vb), ameliyat sonrasında uzun süre glukoz + tuz kullanımı hastanede yatan hastalar­daki malnütrisyonun başlıca nedenleri­dir.
Pek çok çalışma hastane popülasyo-nundaki malnütrisyon ile morbidite ve mortalite arasındaki ilişkiyi açığa çı­kartmıştır. Nütrisyon desteğinin başlıca amacı, açlık ve stres durumlarına sıklık­la eşlik eden morbidite ve mortaliteyi azaltmaktır.

Hipermetabolik durumlar, hastalığın neden olduğu metabolik olayların hız­lanması ile karakterizedir. Vücut ısısı­nın bir derece yükselmesi bazal meta­bolizmayı %10'un üzerinde artırır. Cid­di yanıklar, sepsis, travma ve yaralanma gibi şiddetli veya uzamış hastalık du­rumları organizmanın metabolizmasını ve enerji kullanımını etkileyen hiperme­tabolik stres yanıta yol açar. Kalori alı­mı azaldığında vücut endojen enerji kaynaklarına yönelir. Vücuttaki karbon­hidrat depoları 24 saat süreyle yeterli­dir. Karaciğerde glikojen depolan bo­şaldığı için, beyin enerji kaynağı olan glukoza glukoneogenezis yolu ile ulaşır. Yani kas, protein yıkımı ile elde edilen aminoasitlerden enerji sağlar. Kronik açlıkta protein katabolizması başladık­tan sonra vücutta açlığa karşı adaptas­yon oluşmaya başlar. Enerji kaynağı olarak glukozdan yağlara doğru bir eği­lim oluşurken, metabolizma hızında da yavaşlama ortaya çıkar. Kronik açlıkta yaşamın sürdürülmesi iki şeye bağlıdır.

1. Önceki enerji kaynakları
2. Kalori/protein alımındaki azalma­nın hızı. Protein kaybı %10-15 arasında iken organ fonksiyonları bozulur. Kayıp %20-25'e çıktığında organ disfonksiyo-nu şiddetlenir. Enfeksiyon, komplikas-yonlar ve ölüm kaçınılmaz olur.
Açlık ve travmaya metabolik yanıt­lar farklıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder