16 Mayıs 2010 Pazar

Hipovolemik Sok ve Tedavisi

Hipovolemik şokta tedavi ve bakım

Hava yollarını tıkayıcı madde varsa öncellikle bu giderilir, hava yol­larının açıklığı sağlanır ve oksijen verilir.

Solunum yollarını açmak için airway ve saksın aletleri hastanın yanına getirilir.

Aspirasyon işlemi, mukoz membranlarda iritasyon, lokal ödem ve kanamaya neden olmayacak biçimde dikkatle yapılmalıdır. . Hastaya hangi yolla en iyi oksijen verilebileceği değerlendirilmeli­dir. Aksine bir istem yoksa, en güvenli oksijen maske ile verilebilir. Değişik bir istem yoksa oksijen konsantrasyonu, maske ile % 40-50 olmalıdır. (Oksijen seti 8-15 Litre/ dakikaya ayarlanır). .. Arteryel kan gazlarına bakılır.

Hastanın durumunda gelişme olmazsa, hekim endotrakeal tüp ta­kıp, mekanik ventilasyon isteyebilir.

Trakeal entübasyon, akciğerleri mukozal ve gastrik maddelerden korumak için yararlı bir uygulamadır ve hastada solunum yetmezli­ğine bağlı hipoksemi geliştiyse, mekanik ventilasyon yapılabilir. Bu sırada hemşirenin kan/oksijen konsantrasyonunu izlemesi ve Pa02 (Parsiyel Arteryel Oksijen Basıncı) 60 mmHg ve üzerinde olacak şekilde % 30-100 arasında oksijen vermesi gerekir. Ancak oksijenin yüksek konsantrasyonda uzun süre verilmemesi gerekir. Hastada eksternal (dıştan) bir kanama varsa, kanama noktalarına direkt basınç uygulanmalıdır.

Derhal infüzyona başlanıp, damar yolu açık tutulur. . Hastadaki sıvı kaybının karşılanması ve ilaçların verilmesi ama­cıyla derhal geniş lümenli kateter kullanılarak bir damar yolu açıl­malıdır. Damar yolunun açılmasından hemen sonra 20 mi. kan ör­neği alınarak, laboratuvara gönderilmelidir.

Sıvı kaybının karşılanması;

Kural olarak sıvı kaybı hangi nedenle geliştiyse, hastaya bu sıvının verilmesi gerekir. Örneğin kan kaybına bağlı olarak gelişen hipovo­lemik şokta, hastaya tam kan verilmelidir. Ancak kan kaybı ort. 1500 ml'ye ulaştığında ya da büyük kanamalarda, hastaya verile­cek kan hazırlanıncaya kadar, ringer laktat ve serum fizyolojik gibi elekrolit sıvılar verilebilir. Kan verilen hasta, kan transfüzyonu reak­siyonları yönünden izlenmelidir. İntestinal obstrüksiyon (tıkanıklık) ve buna bağlı kusmalarla oluşan hipovolemik şokta da hastaya se­rum fizyolojik veya ringer laktat solüsyonu verilir. Verilecek sıvının miktarı ve hızı düzenlenirken kural olarak; "kaybe­dilen sıvı miktarının 2,5-3 katı sıvı" hastaya hızla verilmelidir. Hücre dışı sıvıyı damar içine çekmek için plazma genişleticiler kul­lanılabilir. Bunlar plazma, albümin içeren elektroliti! sıvılar ile yük­sek ya da düşük moleküler ağırlıklı dekstran (Rheomacrodeks, Macrodeks) sıvılardır. Bunların hipovolemik şokta kullanımları ko­nusu ise tartışmalıdır.

İlaç Tedavisi:

İlaç tedavisinde hemşirenin sorumluluğu hastaya verilebilecek ilaç­ları bilmek ve bunları önceden hazırlayarak hastaya vermek, ilaç tedavisi nedeniyle gelişebilecek etki ve yan etkileri izlemek ya da kontrol etmektir.

Vazoaktif (Damarları daraltan ya da genişleten) ilaçlar: Bu ilaç­lar hastayı değil, kan basıncını tedavi eder ve hastanın durumuna uygun olarak verilir. Vazoaktif ilaçlar, sıvı tedavisi yapılmadan, ye­terli kan hacmi sağlanmadan önce verilmemelidir. Vazokonstriktör (Damarları daraltan) ilaçlar: Bu ilaçlar venöz da­marları daraltırken, sistemik damarsal direnci ve böylece kalbe olan venöz dönüşü artırırlar. Ancak vazokonstriktör ilaçların verilebilmesi için, sistolik kan basıncının 50 mmHg'dan az olmaması gerekir. Böyle bir durum varsa, sıvı tedavisi ile birlikte verilmelidir. Vazokonstriktör ilaçlara örnek olarak; Dopamine (yüksek dozda) Norepinephrine, Phenylephrine, Pseudoephedrine verilebilir. Aramine = Metraminal Bitartrate Levophed = Levarterenol Bitartrate (Damar dışına çıkarsa nekroz yapar) Wyamine = Mephentermine sulfate Bu ilaçlar verilirken kan basıncı sık aralarla izlenmelidir. Vazodilatatör (damarları genişleten) ilaçlar: Bu ilaçlar, eksik olan sıvı hacmi tamamlandıktan sonra da devam eden vazokonstriksiyo-nun düzeltilmesi için verilir. (Vazodilatatör ilaçlara örnek olarak; Do­pamine (intropin), Sodium Nitroprusside (Nipride) Phentolamine (Regitine) ve Chlorpromazine (Thorazine) verilebilir. Steroidler: Beden, strese (örneğin; şok) karşı, adrenal korteks hor-manlarını artırarak yanıt verir. Kortikosteroidler, kan akımını artırır, damarsal direnci azaltır, hücreleri korur, sodyumu tutarak kan hac­mini artırır. Ancak bazı araştırmacılar kortikosteroidlerin hipovole-mik şokta yararlı olmadığını düşünmektedir. Streoidlerden, Dexamethasone veya Hydrocortisone kullanılabil­mektedir.

Antibiyotikler: Hipovolemik şokta antibiyotikler, sonradan gelişebi­lecek enfeksiyonu önlemek için verilebilir.

Diğer ilaçlar: Hekim istemine göre kalp kasını güçlendirmek için kardiyotonik ilaçlar, asidozu düzeltmek için sodyum bikarbonat, böbrekleri korumak için osmotik diüretikler verilebilir.
Hemşire, şok tedavisinde kullanılabilecek bütün ilaçları bilmeli ve önceden hazır bulundurmalıdır.

İdrar kateteri takılarak, hastanın aldığı ve çıkardığı sıvı izlenmeye başlanır;
Hipovolemik şokta kan hacminin azalması, tansiyonun düşmesi ve Anti Diüretik Hormon (ADH) salgılanmasına bağlı olarak hastanın idrar miktarı azalabilir. Hastanın çıkardığı idrar miktarı izlenmezse ve yeterli sıvı tedavisi yapılmazsa tübüler nekroz gelişebilir. Sonuç­ta hastaya diyaliz uygulanabilir. İdrar miktarının izlenmesi, hastanın tedaviye yanıtının da değerlendirilmesine yardım eder. Amaç, idrar miktarını 50 ml/saat'te tutmaktır. Hastanın kan hacmine ilişkin veri toplanır;

Bu amaçla hastaya Santral Venöz Basınç (CVP) kateteri, pulmöner arter kateteri, intraarteryal kateter takılarak kan volümü ve basıncı ölçülebilir. Hemşirenin hastayı bu yönlerden sürekli izlemesi ve bul­gularını kaydetmesi gerekir. Hastaya uygun pozisyon verilir;
Hastanın sırtüstü yatırılması ve alt ekstremitelerin 45 derece açı ile yükseltilmesi gerekir. Böylece alt ekstremitelerdeki kanın kalbe dö­nüşü kolaylaştırılmış olur. Aynı amaçla basmçlı anti-şok pantolonu da kullanılabilir.

Hastanın beden ısısı korunur ancak çok fazla ısıtılmaz: Hipovole­mik şokta beden ısısı genellikle düşüktür. Beden ısısının çok fazla düşmesi kardiyak outputu azaltır, kan basıncını düşürür, kan akımı­nı yavaşlatır, pıhtılaşma bozukluklarına ve kardiyak aritmilere ne­den olur. Bununla beraber hastaya sıcak uygulama yapılması, peri-ferik damarlarda vazodilatasyon yaparak kalbe ve diğer hayati or­ganlara olan kan akımını azaltır, metabolizmayı ve oksijen ihiyacını damarsal direnci azaltır, hücreleri korur, sodyumu tutarak kan hac­mini artırır. Ancak bazı araştırmacılar kortikosteroidlerin hipovole-mik şokta yararlı olmadığını düşünmektedir. Streoidlerden, Dexamethasone veya Hydrocortisone kullanılabil­mektedir.

Antibiyotikler: Hipovolemik şokta antibiyotikler, sonradan gelişebi­lecek enfeksiyonu önlemek için verilebilir.

Diğer ilaçlar: Hekim istemine göre kalp kasını güçlendirmek için kardiyotonik ilaçlar, asidozu düzeltmek için sodyum bikarbonat, böbrekleri korumak için osmotik diüretikler verilebilir.
Hemşire, şok tedavisinde kullanılabilecek bütün ilaçları bilmeli ve önceden hazır bulundurmalıdır.

İdrar kateteri takılarak, hastanın aldığı ve çıkardığı sıvı izlenmeye başlanır;
Hipovolemik şokta kan hacminin azalması, tansiyonun düşmesi ve Anti Diüretik Hormon (ADH) salgılanmasına bağlı olarak hastanın idrar miktarı azalabilir. Hastanın çıkardığı idrar miktarı izlenmezse ve yeterli sıvı tedavisi yapılmazsa tübüler nekroz gelişebilir. Sonuç­ta hastaya diyaliz uygulanabilir. İdrar miktarının izlenmesi, hastanın tedaviye yanıtının da değerlendirilmesine yardım eder. Amaç, idrar miktarını 50 ml/saat'te tutmaktır. Hastanın kan hacmine ilişkin veri toplanır;

Bu amaçla hastaya Santral Venöz Basınç (CVP) kateteri, pulmöner arter kateteri, intraarteryal kateter takılarak kan volümü ve basıncı ölçülebilir. Hemşirenin hastayı bu yönlerden sürekli izlemesi ve bul­gularını kaydetmesi gerekir. Hastaya uygun pozisyon verilir;
Hastanın sırtüstü yatırılması ve alt ekstremitelerin 45 derece açı ile yükseltilmesi gerekir. Böylece alt ekstremitelerdeki kanın kalbe dö­nüşü kolaylaştırılmış olur. Aynı amaçla basmçlı anti-şok pantolonu da kullanılabilir.

Hastanın beden ısısı korunur ancak çok fazla ısıtılmaz: Hipovole­mik şokta beden ısısı genellikle düşüktür. Beden ısısının çok fazla düşmesi kardiyak outputu azaltır, kan basıncını düşürür, kan akımı­nı yavaşlatır, pıhtılaşma bozukluklarına ve kardiyak aritmilere ne­den olur. Bununla beraber hastaya sıcak uygulama yapılması, peri-ferik damarlarda vazodilatasyon yaparak kalbe ve diğer hayati or­ganlara olan kan akımını azaltır, metabolizmayı ve oksijen ihiyacını

Önemli Not: Önceki yıllarda önerilmiş olan trandelenburg pozis­yonunun önemli bazı sakıncaları olduğu bulunmuştur. Özellikle beyin ve akciğerlerden gelen venöz kan akımını zorlaştırması, di-yafragmaya olan baskı nedeniyle solunumu güçleştirmesi ve ba­sınca duyarlı reseptörleri (Baroreseptörler) yanıltması nedeniyle bu pozisyon artık kullanılmamaktadır.

artırır. Bu nedenle sıcak uygulama yerine, hastanın üzerine ince bir battaniye örtülmesi ile beden ısısı korunabilir. Ayrıca hastaya veri­lecek kan ve sıvıların ısısı da oda sıcaklığında olmalıdır.

Hastanın sürekli izlenmesi gerekir;

Hemşire şoka girmiş bir hasta ile karşılaştığı ilk andan itibaren has­tayı sürekli izlemeli, yapılan işlemleri ve hastadaki değişmeleri kay­detmelidir. Gerekirse hasta monitörize edilmelidir. Özellikle yaşam bulguları, CVP, verilen sıvı miktarı, idrar miktarı, kan transfüzyonu reaksiyonları, laboratuvar bulgularının (Kan gazları, elektrolitleri, hematokrit ve diğer kan değerleri) izlenmesi çok önemlidir.

Hasta ve ailesine destek olunmalıdır;
Hasta sessiz, sakin bir ortama alınmalı, fiziksel ve psikolojik açıdan rahatlandırılmalıdır. Hasta ve ailesinin korku ve anksiyetesini azalt­mak için durum ve yapılan işlemler hakkında açıklayıcı bilgi veril­melidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder