16 Mayıs 2010 Pazar

Yaşlılığa karşı yeni silah: Kök hücre



İnsanın kendi vücudundan alınan yağ dokusundan elde edilen yetişkin kök hücreler, yüze nakledilerek kırışıklıkların giderilmesinde kullanılmaya başlandı.

İnsanın kendi vücudundan alınan yağ dokuları kök hücre bakımından zenginleştirildikten sonra yüze nakledilerek, hem kırışıkların giderilmesi hem de cildi daha gergin ve parlak hale getirilmesi amacıyla kullanılmaya başlandı.

Konuyla ilgili bilgi veren, özel bir hücresel tedavi merkezinde görevli Prof. Dr. Demir Tiryaki, yetişkin kök hücrelerin, organizmanın yaşamı boyunca kendini yenileyebilme özelliğini koruyan hücreler olduğunu kaydetti.

Yağ dokusundan elde edilen kök hücrelerin kemik iliğinden elde edilen kök hücreler kadar dönüşüm yeteneğine sahip olduğunu belirten Tiryaki, bu hücrelerin bulundukları doku ve organlarda küçük hasarların giderilmesinde rol oynadığı söyledi.

Tiryaki, bu hücrelerin farklı doku tiplerine dönüşebilmelerini ve vücut dışında daha uzun süre yaşayabilmelerini sağlamak amacıyla günümüzde yoğun şekilde çalışmaların devam ettiğini anlattı.

Kök hücrenin en fazla göbek yağında bulunduğunu ifade eden Tiryaki, dolgu maddesi halinde kullanılan kök hücrelerinin cildi yenilediğini kaydetti.

Demir Tiryaki, hücrelerin 50-60 defa çoğaldıktan sonra öldüğünü, kök hücrenin ise sınırsız çoğalma potansiyeline sahip olduğunu dile getirerek, dolgu maddesi içindeki kök hücrelerin çevrelerini de etkileyerek alttan yukarı doğru bir iyileşme sağladığını bildirdi.

Tiryaki, “Gelecek bunda... Kök hücre geleceğin teknolojisi. Şu anda estetik için kullanılıyor ama yakında vaktinden önce eskiyen herhangi bir organınızı yerinde yeniden oluşturabileceksiniz. İleride herhangi bir organınızı mükemmel yenileyebilirsiniz” dedi.

DR. OSMAN OYMAK
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Osman Oymak da, yaşlandıkça insanın cilt altı dokularında azalma olduğunu ifade ederek, dokulardaki yer değiştirmeden dolayı zamanla özellikle yüzde çizgiler ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

Yaşlılık sonucu ortaya çıkan çizgilerin içlerinin doldurularak giderilmesinde bugüne kadar silikon, kollagen, restylane gibi çeşitli maddelerinin kullanıldığını anlatan Oymak, zamanla bunlara bağlı bazı reaksiyon ve problemlerin ortaya çıktığını kaydetti.

Oymak, dolgu maddesi olarak sonra yavaş yavaş yağ dokularının kullanılmaya başlandığını dile getirerek, en son kullanılan yöntemin “yağ dokusunu kök hücresi bakımından zenginleştirerek transfer etme” olduğunu anlattı.

Yağ dokularının içinde kök hücre miktarının kemik iliğine göre 500 kere daha fazla olduğunun tespit edildiğini hatırlatan Osman Oymak, şöyle konuştu:
“Yağ dokuları kök hücre bakımından zengin dokular. Bunların içindeki kök hücre miktarını artırarak dolgu maddesi haline getiriyoruz ve cilt altındaki çökmelerin giderilmesinde kullanıyoruz. Bu konu üzerinde bir senedir uğraşıyoruz neticeler daha yeni ortaya çıkıyor.”

RİSKLER YOK OLDU
Osman Oymak, yağ dokusunun 3-5 sene kalacak, yani erimeyecek şekilde bir yerden başka yere transfer edilebildiğini belirterek, şu bilgileri verdi:
“Artık kollagen, hiyarülonik asit gibi dolgu maddelerinin avantajları kalmadı. Bu tür operasyonlardaki olası bütün riskler yok oldu. Yani hastanın kendi dokusundan yapılan malzeme kullanıldığı için reaksiyon yapmıyor, sertlik yapmıyor. Ayrıca kök hücreden zengin olduğu için koyulduğu yerdeki dokuların karakteristiğini alıyor. Yani gözaltındaki bir yağ dokusu neyse onun gibi davranmaya başlıyor. Çok başarılı bir yöntem ve iyi gidiyor.”

Oymak, Türk insanının vücudunun yağ bakımdan oldukça zengin olduğunu belirterek, göbek veya kalçadan alınan yağların çeşitli işlemlerden geçirilerek içinde kök hücrelerin zengin olduğu bir solüsyon elde edildiğini ifade etti. Bu kök hücrelerin daha sonra ikinci kere alınan yağa katılarak dolgu maddesi haline getirildiğini dile getiren Oymak, bunun gerekirse eksi 79 derecede saklanabileceğini kaydetti.

ELMACIK KEMİĞİ, BURUN VE YANAKTA UYGULANDI
Dr. Osman Oymak, bu yöntemin henüz birkaç ülkede uygulandığını belirterek, bu yöntemle ilgili sonuçların henüz resmen yayınlanmadığını dile getirdi. Oymak, şöyle konuştu:
“Şu ana kadar bildiğimiz, yağ dokusunu kök hücresi bakımından zenginleştirerek transfer edilmesi yönteminin, diğerlerine göre daha kalıcı ve en iyisi olmasıdır. Onlarca hastada elmacık kemiği, burun, yanak üzerinde uyguladık. Kök hücre bakımından zenginleştirilmiş yağ dokusunu cilde verdiğiniz zaman, kırışıklıkların giderilmesinin yanı sıra cildin parlaklığı geri gelmeye başlıyor, yaşlılık lekeleri düzeliyor. Bunlar yeni konseptler ama bunları görüyoruz. Bir iyileşme ve gençleşme var ve bu transfer edilen kök hücre miktarındaki fazlalığa bağlı.”

Oymak, bu yöntemin kişinin kendi dokusu kullanıldığı için tehlikesiz bir yol olduğunu ifade ederek, “Kişinin kendi dokusunu kullandığımız ve içine herhangi bir ilaç katmadığımız için, uzun vadede zararı dokunacak bir problem veya deneysel bir durumda yok. Yağ hücreleri zaten transfer ediliyordu. Biz sadece yapılan işin tekniğini geliştiriyoruz” diye konuştu.

Yönetimin şimdilik yüz için kullanıldığını ifade eden Oymak, “İleride meme büyütmede de kullanılabilir. Kanser hastası olan ve radyoterapi görmüş, yüzünün bir tarafı çökmüş bir hastada uyguladık. Yani sadece estetik amaçlı değil, yüzde kaza veya başka bir sebepten oluşan deformasyonların giderilmesinde de kullanılıyor” dedi.

ESTETİK DOKU MÜHENDİSLİĞİ
Estetik Cerrah Dr. Tunç Tiryaki de, yarım kilogram (500 cc) yağ dokusu içinde yaklaşık 200 milyon adet kök hücre olduğunu söyledi.

Yüzdeki yaşlanmanın yumuşak doku kaybına bağlı olarak ortaya çıktığını anlatan Tiryaki, “Bizim yapmaya çalıştığımız bir anlamda ‘Estetik Doku Mühendisliği’. Yani herhangi bir şekilde kaybolmuş organ ya da fonksiyon için yedek parça üretmek” diye konuştu.

Tunç Tiryaki, yüze nakledilen kök hücrenin sadece dolgunluk yapmadığını, etrafı da toparladığını belirterek, kök hücre bakımında zenginleştirilmiş yağ dokularının cilt altına iğne ile nakledildiğini anlattı. Tiryaki, “Bu yöntemle saati 10 sene geri alıyoruz. Bu konudaki çalışmalarda yurt dışındaki birçok merkezden daha ileriyiz” diye konuştu.

Tiryaki, bu konuyla ilgili tıp literatüründe tek yayının Japonya kaynaklı olduğunu belirterek, Japonya’da 23 vakada meme büyütmede yöntemin uygulandığını ve hepsinin başarılı olduğunu bildirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder