16 Mayıs 2010 Pazar

Kolik Agrisi ve Bebeklerde Beslenme

Kolik ağrılarının bebeğin beslenmesi ile bir ilgisi var mıdır?

Halk arasında gaz sancısı olarak bilinen kolik, bebeklerde olduk­ça yaygındır. Kolik, bebeğin nedensiz olarak çok şiddetli bir şekilde ağlamasıdır. Nedeni açıklanamayan şiddetli ağlamalar genellik­le doğumdan iki hafta sonra başlayıp, gün içinde aynı saatlerde görülür. Kolik günde ortalama üç saat sürer, ikinci veya üçüncü ayda da kendiliğinden ortadan kaybolur.

Kolikte, bebeğin ağlarken vücudunun kaskatı olması, ellerini sımsıkı bir şekilde yumruk yaparak bacaklarını karnına doğru çekmesi ve bu esnada yüzünü buruşturması bebeğin ağrısı oldu­ğu izlenimini verir. Bu nedenle de koliğin genellikle mide-bağır-sak probleminden kaynaklandığına inanılır. Bebeğin emerken ha­va yutması, gazını çıkaramaması gibi nedenlerin bebekte gaz sancısına neden olduğu kolikle ilgili en yaygın inanıştır. Bu elbet­te yararlı bir akıl yürütmedir; ancak tek başına koliğin nedenini açıklamaz.

Sağlıklı bebeklerde görülen kolik sadece şiddetli ağlamalardan ibaret değildir. Koliği olan bebeklerin pek çoğunun hem uyku dü­zenlerinin bozuk olması hem de sürekli olarak uyanmaları koliğin sadece gaz sancısından ibaret olmadığını gösterir. Bu bebeklerin gün içindeki uykuları kısa ve düzensiz, gece uykuları da huzur­suzdur. Gün içinde ve geceleri sık sık ağlayan bebekler uyku ile uyanma arasındaki geçişte de ağlarlar. Bebeğin şiddetli ağlamala­rı onun mizaç özellikleriyle ilgili olabilir, lakin rahat soluk alıp ve­rememesi gibi fiziksel sorunlardan da kaynaklanabilir. Olası bü­tün fiziksel sorunlar elendiği halde kolik devam ediyorsa başta an­ne-bebek ilişkisi üzerine düşünülmesi gerekir. Sözgelimi, bebeğin nasıl bir pozisyonda doyurulduğu, annenin bebeğini emzirirkenki duygu durumu çok önemlidir. Kaygılı ya da gergin bir annenin be­beğini kucağında tutması ile görece olarak daha huzurlu bir anne­nin bebeğini kucağında tutması aynı değildir. Eğer anne bebeğini emzirirken gerginse bu durum bebeğin emerken rahatsız bir po­zisyonda olmasına kendisini annesinin kollarına rahatça bıraka maniasına, dolayısıyla da aldığı besini iyi sindirememesine neden olabilir. Annesi ile olan ilişkisinde kendini güvende hissetmeyen bir bebeğin annesinden kendisini çekmeye çalışarak çok hızlı bir şekilde emmesi beslenirken çokça hava yutmasına neden olabilir.

1962 yılında Provence ve Lipton, bakımevinde kalan bebekler üzerinde beş yıl süren bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışma sonun­da bakımevindeki bebeklerde koliğin çok az görüldüğü saptanmış­tır. Bu da koliğin başlıca nedeninin sorunlu ebeveyn-bebek ilişkisi olabilceği hipotezini güçlendirmektedir. Başka bir deyişle ebeveyn-bebek ilişkisinin olmadığı yerde kolik ya hiç yoktur ya da çok az görülmektedir. Elbette koliğin görülmüyor olması bebeklerin ruhsal anlamda daha sağlıklı olduklarını göstermez. Orada da bebeklerin depresyonda oldukları düşünülebilir. Bu araştırma sonuçlan, anne baba ile bebek arasındaki ilişkinin niteliği ile kolik arasındaki bağ­lantıdır. Bebeğin sorunlarının nedeninin organik olmadığı durum­larda mutlaka aile içi ilişkilerin dikkate alınması gerekir.

Kolikte bebeğin karın bölgesine saat yönünde yapılan masajın yanı sıra etkili olan bir başka yöntem de bebeğinizi kollarınızla kavrayarak göğsünüze yatırmaktır. Anne ya da babanın bebeğini göğsüne yatırma yönteminin bebeği rahatlatmasının en önemli ne­deni bebeğin fiziksel olduğu kadar duygusal olarak da kavrandı­ğını deneyimliyor olmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder