15 Mayıs 2010 Cumartesi

Utanmayın, bağırsak kanserinden korunun

Kalın bağırsak kanserinin hastalık gelişmeden önlenebilen bir kanser türü olmasına rağmen, hastaların çoğunun makattan yapılan testi “namus meselesi” olarak gördükleri için hekime ileri evrede başvurdukları belirtildi.

Özel bir hastanenin Kalın Bağırsak Hastalıkları Tanı ve Tedavi Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Ayhan Kuzu, gelişmiş ülkelerde her yıl Mart ayında kalın bağırsak kanseriyle ilgili bilinçlendirme çalışmaları yürütüldüğünü söyledi. Türkiye’de de bu kanser türüyle ilgili halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Kuzu, sorumlusu bulunduğu merkezde bu yönde çalışma yürüttüklerini söyledi.

İnsan vücudunda görülen diğer kanserlerden farklı olarak kalın bağırsak kanserinde erken tanıyla tam şifa elde edilmesinin mümkün olduğunu kaydeden Kuzu, “Daha da önlemlisi, kalın bağırsak kanseri önlenebilen bir hastalıktır” dedi. Kalın bağırsak kanserinin ülkede hem kadın hem de erkekte sık görülen bir kanser türü olduğunu anlatan Kuzu, hastalığın kadında meme, erkekte ise akciğer kanserinden sonra görülme sıklığı en yüksek kanser türü olduğuna işaret etti. Kuzu, kalın bağırsaktaki “polip” denilen oluşumların kanserli yapıya dönüşmemesi için bunların temizlenmesinin çok önemli olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Tüm vücudu kaplayan deri gibi kalın bağırsağın da içini örten bir tabaka vardır. Bu tabakayı oluşturan hücrelerin çoğalması sonucu gelişen ve bağırsak kanalı içine doğru büyüyen kabartı ve şişliklere polip denir. Bu polipler zaman içinde büyürler ve bazılarında kanserleşme ortaya çıkar. Bu değişim 8-10 yılı bulur. Her polip kanserleşmez ama hangi polibin kanserleşeceğini bağırsaktan çıkarmadan anlamak mümkün değildir. Bu nedenle poliplerin kalın bağırsaktan çıkarılarak incelenmeleri gerekir. Kalın bağırsak kanserlerinin yüzde 90’ından fazlası polip zemininde geliştiği için bunların ihmal edilmemesi gerekir.”

50 yaşın üzerindekilerle ailesinde bağırsak kanseri veya polibi bulunanların yanı sıra, ülseratif kolit, crohn hastalığı, meme, yumurtalık ve rahim kanseri olanların yüksek risk grubuna girdiğini belirten Kuzu, “Kalın bağırsak kanserinin gelişmesi, ancak risk grubundakilerin taranmasıyla önlenebilir” diye konuştu.

TARAMA TESTLERİ ŞİKAYET YOKKEN YAPILMALI
Çoğu kalın bağırsak polibinin belirti vermediğini, bunların kalın bağırsağın radyolojik veya endoskopik incelenmesi sırasında tesadüfen bulunduğunu bildiren Kuzu, şunları söyledi:
“Tarama testleri hiç bir şikayet yokken, her şey normalken yapılmalıdır. Kalın bağırsak polip ve kanserleri, çoğu kez iyice büyüyene kadar belirti vermez. Tarama yöntemi, belirtisi olmayan bir hastada kalın bağırsak kanserine dönüşebilecek bir hastalığı ortaya koymak için yapılan bir veya daha fazla testi içerir. Tarama yöntemlerinin öncelikli amacı, kanser gelişmeden önce poliplerin tespiti ve çıkarılmasıdır. Böylece kanser gelişimi önlenmiş olur.”

Tarama testlerinin dışkıda gizli kan testi, sigmoidoskopi/kolonoskopi, bağırsak filmi ve sanal kolonoskopiyi kapsadığını ifade eden Kuzu, “Ülkemizde makattan yapılan tarama testi namus meselesi olarak görülüyor. Bu nedenle hastaların yüzde 95’i bundan kaçındıkları için ileri evrede hekime başvuruyor. Test yaptırmaktan utanmayın, kalın bağırsak kanserinden korunun” diye konuştu.

ERKEN TANIYLA TEDAVİ EDİLEBİLİR
Kalın bağırsak kanserinin erken tanıyla tam olarak tedavi edilebildiğini vurgulayan Kuzu, “Erken evrede yakalanan kalın bağırsak kanserinin tedavisinde sadece cerrahi müdahale yeterliyken, ileri evredeki kalın bağırsak kanserinin tedavisinde cerrahi müdahaleye ek olarak ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisi (radyoterapi) gerekebilir” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder