15 Mayıs 2010 Cumartesi

Yeme Bozuklugu Olan Cocuklar

Ağzındaki lokmayı yutmamak için direnen bir çocuğa nasıl yaklaşılmalıdır? Bu durum neden kaynaklanır?

Zaman zaman hepimiz bir yetişkin gibi düşünüp davranmakta zorlanırız. Özellikle de çocuklarla kurduğumuz ilişkide bizim de çocuk taraflarımızın çok sık açığa çıktığını o sırada fark etmesek bile sonra üzerine düşündüğümüzde görebiliriz.

Anne babaların "çocuklaştığı" zamanlara en çarpıcı örnek ço­cuklarıyla inatlaştıkları zamanlardır. İnatlaşmak, tutarlı, kararlı ol­maktan farklı bir davranış biçimidir. Çocuğunuzla inatlaşmadan da kararlı bir tavır içinde olabilirsiniz. Herhangi bir konuda inat­laşma yaşadığınızda sonuç ne olursa olsun aslında her iki tarafında kaybet­mesi söz konusudur. İnatlaşmada ka­zanan yoktur. Anne babaların izleyeçekleri ısrarcı tavır çocuğun ya pasifıze olarak kendisini tamamen anne babasına bırakmasına ya da ısrar­lar karşısında yeni stratejiler geliştirmesine neden olur. Lokmayı yutmadan saatlerce ağızda tutmak işte çocuğun geliştirebileceği savunma mekanizmalarından sadece birine çarpıcı bir örnektir.
Çocuğun yemek yemeyi reddettiği zamanlarda eğer karşısında dolu bir kaşıkla bekleyen birisi varsa vereceği ilk mücadele ağzını açmama mücadelesi olacaktır. Eğer çocuk ilk adımda başarılı ola-mamışsa ve bir şekilde lokma onun istemi dışında ağzına girmiş­se, çocuğun yapabileceği bir başka şey lokmanın daha fazla içeri­ye girmesini engellemek olacaktır, bunu da lokmayı yutmayarak başarır.

Ağzındaki lokmayı saatlerce tutan çocuklar vardır. Bu davranış sa­dece çocuğun dişlerine değil ilişkiye de zarar verir. Üstelik böylesi bir davranış kalıbı çocuğun yalnız besinle olan ilişkisine değil, çocuğun arkadaşları ile olan ilişkisine kadar pek çok davranışında etkilidir. Ba­na ilkokul birincisi sınıf öğrencisi bir erkek çocuk, öğretmeninin ona otoritesini kabul ettirebilmek için kullandığı tüm yöntemlere karşı umursamaz tavrı nedeniyle getirilmişti. Hatta öğretmeninin onu çok sevdiği beden derslerinden bile mahrum bırakmasına rağmen, çocuk üzerinde etkili olamadığı için yönlendirilmişti. Bu çocuğun aynı za­manda erken çocukluk döneminden itibaren geliştirdiği saatlerce ağ­zında yutmadan lokmayı bekletme davranışı da vardı. Tabii burada çocuğun zaten inatçı bir mizaç özelliğine sahip olduğu da söylenebi­lir. Ancak şu gerçeği yadsımak da mümkün değildir: Zaman içinde ço­cuğun bu özelliği zaten vardıysa bile pekişmiş, güçlenmiştir.

Genellikle özel durumlar dışında çocuğun bir okul gününde etkili olan değişkenler okuldan çok aile içi ilişkiler ve erken çocukluk de­neyimlerinden etkilenir. Bu nedenle de bu çocukla olan çalışmama ai­le içi ilişkileri düzenlemekle ve her ne kadar aileye ilk başta ilgili gi­bi görünmese de beslenme ile başlamıştım. Çocuğun beslenmesi ko­nusunda kendi inisiyatifini alması, anne babası ile arasındaki ilişki­de inatlaşmanın kırılması ile birlikte kısa sürede okulda yaşanan so­runlar da aşılmıştı. Yemesi konusunda eğer anne çocuğa ısrarcı dav­ranıyorsa sonuçta yemesini sağlasa bile çocukla arasındaki ilişki za­rar görecektir. Lokmayı yutmadan saatlerce ağzında tutan çocuğun lokmayı isterse yeme inisiyatifini almasına, sorumluluk kazanması­na ve dolayısıyla bağımsızlaşıp duygusal anlamda gelişmesine engel olur. Üstelik çocuğun yaşamının değişik yönlerini de etkiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder